Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Vücut bulmuş, usta heykeltraştan.
Teni narin, sanki ipek kumaştan.
Görenler kesilir, ekmekten aştan,
Mesken tutmuş güzel, gurbet elleri.
Hilâl midir? Kalem midir kaşları ?!...
Kadeh göze yakışmaz gözyaşları.
Dik sineler kaldırmıştır başları.
Al dudaklar kıskandırır gülleri.
Karanfilden, nefis kokar nefesi.
Konuşurken, huzur verir hoş sesi
Acep dolu mudur gönül kafesi?..
Nâr-ı yakar belin saran elleri.
Uzun boyu minareyi andırır.
Sırma saçlar dalgayı kıskandırır.
Şuh bakışı sevdaları yandırır.
Bir dinlesen baldan tatlı dilleri.
Salınarak yürür gider engine,
Boyu varır selvilerin dengine.
Onunla ol, değer bir gün bin güne,
Çalmaz olur saatinin zilleri.
Yıldız değil, mehtap değil, gün yüzü.
İlkbaharın işte artık son düzü.
Ben yaşarım kıştan önceki güzü.
Birazdan bitecek hayat pilleri.
Ok kirpikler bende değil atayım.
Sevdalarım mal değil ki satayım.
Bir kez gem azıya almışsa tayım,
Ateşlere koşar, kalır külleri.
İlhan BÜYÜKYÖRÜK
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 93 ziyaretçi (108 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|