Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ancak; gelir bilirim, ayrılığın zamanı.
Sanma! Dostlar gidince, unutur hatıranı.
Fakat emin değilim?!.. Unutulmaksa kader.
Itır kokan saçımdan, bir tel anmana yeter.
Ömrün adaleti yok, belki biter bu gece.
Gel beraber olalım söylenmeden son hece.
Sonsuza dek dolalım mutluluğun nuruyla,
Çalarken uyanalım İsrafil''in sur''uyla.
Şu sevdalı gönlüme çok aradım bir çare.
Tam buldum dediğimde yine gönül biçare.
Gün batarken başlar hep, sevdaların azabı.
Ben sevdalı bir gönül, sense Tanrı gazabı.
Seni gördüm rüyamda coştu hayal dağlarım.
Volkan oldu gönlümde, viranedir bağlarım.
Sevdaları sarmışken şafağın tüllerine,
Lanet ettim yeniden gurubun güllerine.
Gece,ay, bir kitabe, yıldızlar mısra mısra.
Gökyüzünde dolaştım ulaştım binbir asra.
Güzellikler getirdim asırlardan çekerek,
Aç ruhumu kandırdım, karanlığı içerek.
Sevdam seni görmedim, hasret kaç asır oldu.
Dolunayı aradım, bilmem nasıl sır oldu?
Uzandım yıldızlara, mısraları yazarken,
Gün doğdu üzerime, kitabeyi kazarken.
Bu nedenle yazdığım şiirler yarım kaldı.
Sevdaları üstümden hep doğan günler aldı.
Gecelik hüzünleri doğan güne bağladım,
Gündüzleri hep dolup, geceleri ağladım.
İlhan BÜYÜKYÖRÜK
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 98 ziyaretçi (113 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|