Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Şiirin Hikayesi
17 AĞUSTOS 1999 DA VUKU BULAN ADAPAZARI, GÖLCÜK DEPREMİNİ GEÇİRENLERİN ACILARINI PAYLAŞMAK VE UNUTULMAMASINI SAĞLAMAK ÜZERE KALEME ALINMIŞTIR.
Lâ ilah.... demeye kalmadan zaman,
Son nefes vermenin zamanı değil.
Felaket insafsız dinlemez aman,
Biçare çırpınış zamanı değil.
Her yandan yükselir bir canhıraş ses.
Toprağa gömülür binlerce nefes.
Dayanmaz bu güce en çelik kafes,
Gün zevk-ü safanın zamanı değil.
Enkazlar altında çok ölü saklı.
Görenler yitirir var olan aklı.
Kimi yaşlı, kimi telli duvaklı,
Gül alıp satmanın zamanı değil.
Kimi vasıl olmuş henüz kırkına,
Kimisi varmamış dünya farkına.
Hepsi çıkmış şimdi hayat terkine,
Bigane kalmanın zamanı değil.
Mezarda buluşur binbir dost eli,
Hayatta kalanlar acıdan deli.
Götürür bin ömrü bir ölüm seli,
Mantığa hükmetme zamanı değil.
İlhan''ım bir dertten derde geçerim.
Herbir derde binbir kefen biçerim.
Depremin derdiyle yansa içerim.
Yanmışı yakmanın zamanı değil.
17 AĞUSTOS 2000
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 32 ziyaretçi (39 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|